TYT Felsefe Deneme Sınavı TEST - 1

"Bilim yalnızca bir yasalar derlemesi, bağlantısız olgular kataloğu olmayıp özgürce ulaşılmış düşün­celeri ve kavramlarıyla insan aklının bir ürünüdür."

Einstein bu özdeyişinde bilimin hangi özelliği­ni vurgulamaktadır?

Gerçek olan her şey, bir varlık temelinde kendini ortaya koyar. Varlık, hem tüm var olanların bütü­nüdür hem de tek tek var olan her şeydir. Varlık kavramı bize, olan ve hatta olması mümkün olan bütünselliği duyurur. Felsefe tarihi boyunca filo­zoflar varlık sorununu çoğu zaman felsefenin te­mel sorunu olarak ele aldılar. İlk filozofları, varlığa kaynaklık eden temel ilkeyi aramaları nedeniyle ilk varlıkbilim araştırmacıları olarak değerlendirmek yanlış olmaz.

Filozofların varlık problemini öncelikle ele al­malarının en önemli nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir?

Yasa koyuculukta dıştan içe doğru, kural koyucu­lukta içten dışa doğru bir belirleme söz konusudur. Yasa düzeninde belirleyici olan dış gerçekliktir, do­ğanın gerçekliğidir, bizim dışımızdaki gerçekliktir. Kural koyuculuktaise biz gerçekliği, bizi aşan ger­çekliği belirleriz.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarıla­bilir?

Her şey Tanrı'dır ve Tanrı da her şeydir. Başka bir deyişle Tanrı ve evren bir ve aynı şeydir. Ör­neğin Spinoza'ya göre evrende bütün var olanlar Tanrı'nın özünden mantıksal bir zorunlulukla türe­miştir. Bu nedenle Tanrı ile evren özdeştir.

Bu parçada açıklanan görüşler aşağıdaki felse­fi akımlardan hangisine temel oluşturur?

I. Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde örgüt-lenmiş bağımsız bir hükümete sahip olan top­luluğun örgütlü şeklidir.

II. İç ve dış tehlikelere karşı güvenliği sağlar.

III. Belli bir hukuk sistemine sahiptir ve bu niteliği ile kanunlar koyar ve onları uygular

IV. Toplumu, diğer devletlere karşı temsil eder.

Bu özellikler aşağıdaki kavramlardan hangisi­ne aittir?

Felsefenin en önemli özelliği, üzerinde hiçbir oto­rite kabul etmeyen insan aklına dayanmasıdır. Felsefe, insanın, var oluşu aklıyla kavrayabileceği iddiasından doğmuştur. Bu anlamda, kuşkucu ve eleştiricidir. Hazır, yerleşmiş inanışları ve cevap­ları kabul etmez. Önyargıları sürekli eleştiri süzge­cinden geçirir. Bu nedenle felsefe ancak eleştirile­rin serbestçe dile getirilebildiği toplumlarda gelişir.

Buna göre, bir toplumda felsefenin gelişmesi için öncelikle aşağıdakilerden hangisinin oluş­ması gerekir?

Pek çok kişi sarp bir uçurumun kıyısındayken yü­rümeye devam etmeyi aptallık sayarken, Pyrrhon bunu yapmaz. Duyuları onu aldatabileceği için on­lara güvenmez. Ayaklarının uçurumun kenarında kıvrıldığını ya da öne doğru devrildiğini hissetse bile aşağıdaki kayalara düşeceğine ikna olmaz. Kayalara düşmenin sağlığına zarar vereceği bile onun için açık değildir. Mutlak anlamda bundan nasıl emin olabilir ki?

Parçaya göre Pyrrhon'un görüşlerini aşağıda­kilerden hangisi en iyi açıklar?

Demokritos'a göre varlığın özü, ana ögesi atom­dur. Atomlar boşlukta hareket edip birleşerek ci­simleri meydana getirirler. Atomlar kendisinden daha küçük parçacıklara bölünemezler.

Bu parçada açıklanan görüşler aşağıdakiler­den en çok hangisiyle ilgilidir?

İnsan; duyguları, düşünceleri ve hayal gücü ile manevi bir varlıktır. Buna karşılık içinde yaşadı­ğımız nesneler dünyası tinsellikten yoksundur, bir madde dünyasıdır. Yaratma olayı, sanatçının mad­di varlığa duygu, düşünce ve hayal gücünü kat­ması olayıdır. Maddi varlığı böyle tinselleştirmek, maddeye biçim vermek demektir. Biçim kazanmış, tinsellik kazanmış olan maddi varlık artık maddi varlık olmaktan çıkar ve bir sanat eseri olur. Ör­neğin bir resim tablosu tinsellik kazanmış bir bez, renk ve şekilden oluşan bütündür.

Buna göre sanatta yaratma kavramıyla kaste­dilen aşağıdakilerden hangisidir?

Stoa'nın büyük filozofu Marcus Aurelius şöyle di­yordu: "Bizler ortaklaşmak için doğduk, ayaklar, eller, gözkapakları, üst ve alt olmak üzere iki sıra dişler gibi."

Marcus Aurelius'un bu görüşü aşağıdaki gö­rüşlerden hangisiyle paralellik gösterir?